Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
taxation à la valeur
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
walk [obsolete]
(bir yeri) terk etmek
v.
Two hundred Members
walked
out when he was due to speak.
Konuşma yapacağı sırada 200 üye salonu
terk etmiştir.
He who
walks
out of negotiations, loses.
Müzakereleri
terk eden
kaybeder.
Two hundred Members
walked
out when he was due to speak.
Konuşma yapacağı sırada iki yüz üye salonu
terk etti.
Tom
walked
out of the room.
Tom odayı
terk etti.
He suddenly
walked
out of the committee meeting.
Aniden komite toplantısını
terk etti.
Show More (2)
2
walk [obsolete]
çıkmak
v.
Today in the morning
walking
from the school I met Tom.
Bugün sabah okuldan
çıkarken
Tom'la karşılaştım.
Tom saw someone
walking
up the stairs.
Tom merdivenlerden yukarı
çıkan
birini gördü.
Tom's knee hurts when he
walks
up or down stairs.
Tom'un dizi merdivenlerden inip
çıkarken
ağrıyor.
Show More (0)